TED'le 21 Gün

3. Gün
Bu TED işine iyi sardırdım. Akşam konuşma izleyeceğim diye ofisten eve bilgisayar taşımaya katlanıyorum yahu : )

Bazen düşünürüm, acaba ortaokuldan sonra fen lisesine değil de güzel sanatlar lisesine gitsem nasıl bir hayatım olurdu diye. Ya da dersleri çok takmayıp okurken kendimi müziğe dansa daha çok verseydim. Hani şu dans kursunda sürekli pratiğe gelip şimdilerde dans eğitmeni olan, yarışmalara katılan arkadaşlar gibi mesela. Ya da baştan şan okuyanlar gibi. Ya da okulda gruplarda söylemeye başlayıp o yolda devam edenler gibi. Olmadı ama, olamadı. Biraz bastırıldım, biraz korktum, biraz da "formatlandığım" için "doğru ve iyi yol"un okul ve akademi olduğuna inandım. İşte bu konuşma tam da bunu anlatıyor. Eğitim sisteminin dünyanın her yerinde nasıl tekdüze olduğundan, aynı eğitimden geçen yüzbinlerce insanın artık hiçbir fark yaratmadığından (ve bu farksızlığın insanları acımasız bir rekabete ve değersizleşmeye ittiğinden), aslında herkesin "yeteri ve yeterliği kadar ve ona göre" bir eğitim alması gerektiğinden bahsediyor. Gerçekten de şu ölümlü dünyada içimizde en çok duranı yapmak esas olmalı. Belki ancak o zaman bu dünyaya hak ettiği katkıyı verebilir insanlar.

http://www.ted.com/talks/ken_robinson_says_schools_kill_creativity#

Bunları yazarken aklımdan binbir düşünce, içimden binbir duygu geçip de hepsini yine yeniden bastırdığımı, "ama şimdi sırası değil/önce şunlar olsun/o kadar emek harcadık bu yolda" düşünceleriyle ötelediğimi acılar ve hüzünler içinde itiraf etmek zorundayım... Biraz daha farklı bir dünya, başka bir hayat mümkün olmaz mı gerçekten?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Optimum Denge Modeli - 1 Eğitimi

Can Yarısı Azerbaycan

Turist misiniz efenim? - İsviçre (4)