Kayıtlar

Ekim, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gezi değil alın teri: Corfu

Resim
2014'ün eylül ayında Boğaziçi Caz Korosu'na seçilmiş ama onların çalışma koşulları (zaman, mekan ve diğer tüm koşulların bileşkesi) ve bizim hayat şartlarımız (iş işleri, evlilik işleri, planlar programlar ve diğer tüm koşullaın bileşkesi) bir araya gelince uzun bir kararsızlık aşamasından sonra "o topa şimdilik girmemeye" karar vermiştik. Bu süreçte, tam da 2015 Mart'ındaki Ofisten Sahneye sırasında Derya beni Haluk Polat'la tanıştırdı. O zamanlar Cihangir'deki home-office'ine gidiyorduk çarşamba akşamları. Sonra o vokal atölyesi (a.k.a. "Kargalar"), Candan Erçetin'le kurdukları CepSahne'yle birleşti, "Salı Atölyesi"ne evrildi. 2015'in Temmuz'unda, bir ilkgençlik hayalinin ete kemiğe bürünmüş hali olarak Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda Candan Erçetin'e koroyla eşlik etmek kısmet oldu. Salı atölyesi sürerken, 2015 Eylül'ünde "yeni bir oluşum" dedi hoca, "seçmeler var" dedi - yalan değil

It's Cuba baby!

Resim
Küba'yı görme fikri aklıma tam olarak ne zaman düştü hatırlamıyorum. Küba'yla ilgili ilk anım,  2008'in baharında,  spring break zamanı arkadaşlarımla çıktığımız roadtripte Miami'de gittiğimiz Küba mahallesi Calle Ocho,  orada gezdiğimiz mini puro üretimhanesi, yediğimiz yemek ve tadını ve sunumunu Türk kahvesine benzettiğim Küba kahvesi. Bir de bu günün hemen ardından Key West'te, Amerika'nın en güney noktasında gördüğümüz koca dubanın üstündeki "90 miles to Cuba" yazısı... (Bu yazının olduğu dubayı da 1983'te yenilemişler, ambargo altında, devrimden beri kavgalı olduğun ülkeye kaç mil uzakta olduğunu neden koca koca yazarsın, bu da ayrı hikaye. Bir kinaye, bir göz korkutma da sezmiyor değilim bugünkü aklımla) O zamanlar ambargo katıydı. Obama henüz başkan değildi. Amerika'dan Küba'ya geçiş yasaktı,  Küba'dan da elbette Amerika'ya direkt olarak gelinemezdi,  dolaylı yoldan aktarmayla gelenlerin de tüm eşyalarını,  fotoğraf makine