Dövünün küçükler, övünün büyükler

Hiçbir zaman sosyal medyada cansiperane milli/dini bayram, örf, adet, anane savunuculuğu yapan biri olmadım. Gerçek hayatı boşverelim, zaten şu mecra için bile sosyal medya, gerçek hayattan daha gerçek. Ama 2017 yılının tam da Türkiye'nin kaderini belirleyebilecek nitelikteki referandumundan bir hafta sonraya denk gelen 23 Nisan'ı içimde yazmazsam çatlatacak kadar büyüdü. 

Ben küçükken, yani bu bayram daha çok benimken, bizim şehrin stadyumunda kutlama törenleri olurdu. Annem babam beni (sanıyorum okula gitmediğim yaşlardan başlayarak) elimden tutup tören izlemeye götürürdü. Annemle bir süre önceden başlayan "anne ne zaman kısa kollu giyicem?" pazarlıklarının geleneksel sonucu olarak sezonun ilk kısa kollusunu giyip, tişörtü ilk giyince "sizi çok özlemişim kollarım!" iç konuşmasını gerçekleştirmiş halde düşerdim stadyum yoluna. O stadyum törenlerinde (bir sene il çapında kazandığım bir ödülü almak dışında) hiç görev almadım, ama sanıyorum en az 5-6 sene izlemeye gittim. Renkli kostümler, saçma bir akrobasi çabasıyla birleşik danslar, uzun konuşmalar... Elimdeki kağıt bayrağı sallamaktan helak ederek töreni tamamlar, bitince annemlerle stadyumun karşısındaki öğretmen evinde gazoz ya da şeftali suyu içerdim. Yolda törenden çıkmış bir sürü güzel kostümlü çocuk... Sonra da ilk kısa kolluyu şahlandıracak sezonun ilk dondurmasını yerdim, eğer yeterince şanslıysam. 

23 Nisan'larda hava kapalı olur efsanesi vardı annemin 23 Nisan'a yaklaşırken bozuk giden havalarda dillendirdiği. Hep terse çıksın diye dua ederdim, hem törendeki çocuklara üzüldüğümden, hem kısa kollu+dondurma hayalim suya düşer diye korktuğumdan. Artık, belki ben o güneşli diyarı bırakıp gittiğim için, belki küresel ısınmadan, kuvvetle muhtemel her ikisinden de, 23 Nisan'lar hep -en hafif tabirle- soğuğa yakın serin. Hatta bugün Ankara'da karla karışık yağmur varmış. 

Törenleri yaşım büyüyeliberi izlemedim, TRT 1 canlı verirdi Ankara ve İstanbul'daki ana stadyumları, onlara baktım birkaç kez, gidip canlısını yerinde gör(e)medim. Şimdi yok zaten, 4-5 yıl önce bir hükümet icraatı olarak stadyum törenleri kaldırıldı, okullarda yapılanlara indirgendi. Şimdi çocuklar okullarının, öğretmenlerinin insafına kalmış tören programları ile sınırlı. Aileleri için AVM'lerde birkaç aktivite ve markalardan bolca "çocuk ürünlerinde x% indirim" var bayram coşkusu niyetine. Maksat tüketim olsun, zamanın ruhu huzur bulsun. Çocuksuz büyüklerin payına ise kutlama yayınları ve sokaklardaki coşkulu çocuklar değil, bir günlüğüne cumhurbaşkanı olan çocuğun gerçek cumhurbaşkanının ağzıyla yaptığı aşırı çalışılmış, aşırı teatral, Atatürksüz ve sonunda kandil mübareği sıkıştırılmış konuşması düşüyor. Ne çocuk saflığı var, ne genç dimağ bilgeliği. 

Dövünün çocuklar, bu günün coşkusu (siz eskiyi bilmediğinizden pek farkında değilsiniz ama) ellerinizden alındı, daha önce tuttuğunuz renkli uçan balonlar renksiz uçmayanlarla değiştirildi, eskiden bayramların tadını bilenlerinizin, bayramlara hayata dair anlam yükleyenlerinizin naif kurtuluş çabaları alaşağı edildi. Övünün büyükler, yavaş ama sızılı süreçlerin alt yüklenicisi oldunuz, dünyevi çıkarlara nesilleri feda ettiniz, hayırsız zamanların mimarlığını yaptınız. 

23 Nisan, yine de en büyük bayram, kutlu olsun! 

23 Nisan 2017 
15:03,  Beşiktaş 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Optimum Denge Modeli - 1 Eğitimi

Can Yarısı Azerbaycan

Turist misiniz efenim? - İsviçre (4)