HeyeCandan

Yaş aldıkça insanın heyecanları küçülüyor ya da eksen değiştiriyor.

Geçmiş yıllarda çok önemseyip değer verdiğim bazı şeylerin aradan yıllar geçince o kadar da derin duygular hissettirmediğini daha önce deneyimleyip garip bir rahatsızlıkla üzülmüştüm, mesela bundan yaklaşık 3,5 yıl önce hayatımla gittiğimiz Feridun konserinde. Nerede kaldı o sıcak ve karanlık odalarda şarkıları özümsemeler, ağlamalar, konserde en önce durmak için cebelleşmeler? Gerçi onun güzelliği yalnızlığımdandı belki. Feridun benim için hep ondan ayrıyken, ister onlu ister onsuz olayım bana hüzün kaynağı olan biriydi. Belki bu defa onlu ve mutlu olduğumdan aynısını hissetmeyince hayal kırıklığı yaşadım.

Bu defa farklı ama. Benim ilkgençlik yıllarımın kahramanı, idolüm, en çok sevdiğim, en çok dinlediğim, kimliğimi bulmama yardımcı olanlarımdan Candan Erçetin'le aynı sahnede olacağım. İnanılmaz, değil mi? 20 kişilik bir koro içinde de olsam, koskoca Harbiye Açıkhava Tiyatrosu konserinde, hem de iki gece üst üste Candan'ın sahnesinde 5-6 şarkıda ona eşlik edebilmek, neredeyse yarım saat konserin merkezinde bulunabilmek... Düşündükçe içim kıpır kıpır oluyor. Bugün konser için orkestra ve Candan'la provamız var, işten biraz erken çıkıp Ortaköy'e CepSahne'ye provaya gideceğiz Derya ile. (Derya - aslında tüm bu hikayeye dahil olmama sebep o. Kendisi sonradan ara vermeye karar verdi ama beni gidip gelirken çok basit bulup bazen sıkıldığım, bana çok da bir şey katmadığını düşündüğüm bu vokal atölyesi korosuna beni (iyi ki de!) başlatmış.)

Candan konserine çıkma konusu ilk gündeme geldiğinden beri düşünüyorum, bundan on sene önce olsa herhalde sevinçten ve heyecandan delirecek gibi olurdum. Şimdi daha "normal" geliyor - sanki "zaten olması gerekiyormuş" gibi. Değil oysa. Bu sakinliğimin sebebi biraz "ben" olarak değil bir "koro"nun parçası olarak orada olacağım için kendi kendime konuyu biraz küçümsemem olabilir - aynı duygu Caz Korosu fikrini değerlendirirken de aklımdan geçmişti. Biraz durumun gerçekliğini kavrayamamam. Küçüklükten beri kendimi kötüye hazırlama çabalarım iyi şeylere "kesinleşmeden" sevinmeme huyu olarak benliğimde iyice oturdu. Ama büyük pay yaşımdan. Olgunlaşmak mı derler, büyürken bazı şeyleri kaybetmek mi... Belki de hayal etmekten acizleşmişimdir. Bu daha olası işte! Aynısı düğünde de olmadı mı? Bütün ayları - günleri sakin geçirip sadece salona çıkacakken heyecanlandım, sonrasında mutluluğum her şeyi bastırdı zaten. Şimdi de öyle olacak, anlar o ana doğru ilerledikçe heyecanım artacak.

Bugünkü provadan sonra, bundan 13 sene önce Selen'le fan club'ın peşine takılıp Park Orman konseri sonrası kulisine girmemizin ardından Candan'la ikinci kez bu kadar yakın olacağım. Haftaya iki akşam konser, kulis, koşturmaca... Düşüncesi bile güzel aslında.

Tüm ilkgençlik sevdalarım ve hayallerim adına!

23 Temmuz 2015, Perşembe
13:35 - Ofiste

Prova sonrası düzenleme: Gerçekten yazdığım gibi, düğündeki gibi oldu. CepSahne'ye gittiğimizde Candan ve orkestrası içeride prova yapıyordu, elbette yanlarına giremedik ama sesler geliyordu. Zaman geçti, Hakan Karahan göründü, sonra prova odasına çağrıldık ve kalbimde gümbürtü başladı! Hep daha "ters" hayal ettiğim kadın tam sevdiğim tatta çıktı - oldukça esprili ve güler yüzlü, çok disiplinli, yerinde atarlı. Çok da güzel!



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Optimum Denge Modeli - 1 Eğitimi

Can Yarısı Azerbaycan

Turist misiniz efenim? - İsviçre (4)